İş görüşmesinde uyulacak kurallar…
Bir iş görüşmesine gittiğinizde nasıl giyinmeniz gerektiğini biliyor musunuz? Peki görüşmeciyi etkilemek için neler söylemeniz gerektiğini? İş görüşmesinde görgü kuralları zaman zaman göz ardı edilir ancak başarılı bir iş arama sürecinin vazgeçilmez unsurlarındandır.
Sunduğunuz imaj, davranışlarınız, hal ve hareketleriniz konusunda emin değilseniz Amerikalı kariyer danışmanı Robin Ryan'ın önerileri size yardımcı olabilir.
Giyiminize özen gösterin
Eğer işverenin sizi olduğunuz gibi kabul etmesini bekliyorsanız yanılıyorsunuz. Günümüzde her ne kadar birçok işyeri kıyafet konusunda çalışanları serbest bıraksa da işverenler için giyim hala büyük önem taşıyor. Görüşmeye düzgün ve işyerine uyacak kıyafetlerle gelin. Spor kıyafetler, fazla mini etekler, terlikler iş görüşmesinde tercih etmemeniz gereken bir tarzdır.El sıkma, göz kontağı ve beden dilinize çalışın
Temizlik de uygun kıyafet seçimi kadar önemlidir. Görüşmeye gitmeden önce ayakkabılarınızı boyatın, temiz, ütülü ve bedeninize uyan kıyafetler seçin. Saçınızı toplayın, tırnaklarınızın temiz ve uygun uzunlukta olmasına özen gösterin. Makyaj ve parfümde aşırıya kaçmamaya dikkat edin.
Rahat davranmanız da büyük önem taşır. İş görüşmesi yaptığınız kişiyi hafif bir gülümseme ve kendine güvenli bir el sıkmayla karşılayın. Zayıf ve sadece parmaklarınızı uzatarak el sıkma, karşınızdaki insanda sizin hakkınızda kötü bir ilk izlenim bırakacaktır. Göz kontağı kurmak da önemlidir, söylediklerinizin inanılır olmasını sağlar.Görüşmeye zamanında gelin
Görüşme sırasında sabit bir şekilde oturmamaya ve ifadesiz bir yüze sahip olmamaya özen gösterin. Gerçekten ilgilendiğinizi göstermekte başarısız olur, sıkıcı biri olduğunuz ya da görüşmeden sıkıldığınız izlenimini bırakırsınız. Kendiniz gibi olun, gülümseyin, göz kontağı kurun, konuşurken tonlama ve vurgulara yer verin. Hareketler, jestler, duruşunuz, yüz ifadeniz genel görüşme performansınız içinde önemli yer taşır.
Kesinlikle uymanız gereken bir kural da görüşmeye zamanında gelmektir. Birçok işveren görüşmeye geç kalırsanız, işe hiç gelmeyeceğinizi düşünür. Görüşmeden önce yol tarifini mutlaka alın, nasıl gideceğinizi öğrenin, gerekenden biraz daha önce evden çıkın. En azından 5 dakika önceden ofise ulaşın ki, düşüncelerinizi toparlamak ve konsantre olmak için vakit kalsın.İnsanlara ismiyle hitap edin
Unutmayın ki insanlar adlarını duymaktan hoşlanırlar. Ofise vardığınızda danışmadaki görevliye, kim olduğunuzu ve kiminle görüşmek istediğinizi söyleyin. Görevli yaka kartı takıyorsa ona ismiyle hitap edin. Görüşmeci veya görüşmecilerle tanıştırıldığınızda isimlerini ezberleyin ve konuşmanız sırasında kullanmaya gayret edin.Yemek sırasında sofra kurallarına uyun
Toplantılar veya iş görüşmeleri bazı şirketler tarafından öğle yemeği sırasında yapılabilir. Böylece daha rahat ve dostça bir ortam yaratmak isterler. Ancak yine de bir iş görüşmesinde olduğunuzu unutmamalısınız. Söylediğiniz her şeyin kayıtlara geçtiğini ve herkesin sizi dinlediğini bilerek konuşmalısınız. Kolay yenecek bir yemek ısmarlamaya dikkat edin. Masada tek konuşan siz olmayın, sohbet etmeye çalışın, yersiz şakalardan kaçının.
Unutmayın ki işveren yemek sırasında sizin iletişim yeteneklerinizi değerlendiriyor, işe başladıktan sonra müşterilerle iletişim kurarken nasıl davranacağınızı ölçüyor. Şirketle ilgili sorular sormaya, pozisyonun içeriğini anlamaya çalışın. Görüşmeyi yapan kişiye neden orada çalışmaktan mutlu olduğunu, o şirketin neden çalışmak için iyi bir yer olduğunu sorabilirsiniz.İşi yapabileceğiniz konusunda güven verin
Alçakgönüllü davranmanıza gerek yok. Karşınızdakine işi yapabileceğinize dair güven veremezseniz, o da sizin şirket için yararlı olamayacağınıza inanır. Sorulara kesin ve açık cevaplar verin, iş deneyimlerinizden, geçmiş başarılarınızdan bahsederken örnekler vermeye özen gösterin. Genel cevaplar, geçiştirilmiş sorular karşınızdakinin kafasında şüphe yaratacaktır. Detaylı ve kesin cevaplar verin.Abartma ve yalandan uzak durun
Ürününüzü satmanız için iddianızı kanıtlayan örnekler vermeniz gerekir. Aşırıya kaçma ve yalan söyleme, görüşme yapan kişiyi kandıracaklarını sanan kişilerin başvurduğu bir yoldur. Ancak karşınızdakinin uzman olduğunu, günde onlarca kişiyle görüştüğünü ve en önemlisi özgeçmişinizdeki bilgileri ve referanslarınızı kontrol edeceğini unutmayınNuray AKSIR
-------------------------------------------------------------------------------------------
Firmalar Aslında Ne Demek İster ?
“Tercihen İngilizce bilen…”
Yapacağınız işle bir ilgisi yok ama, bu sıra herkes İngilizce bilen eleman arıyor. Bir bildikleri olmalı.
“Araştırmacı, öğrenmeye açık…”
O kadar işin arasında sizi eğitecek ne paramız, ne de zamanımız var. Mesleğinizle ilgili gelişmeleri iş saatleri dışında kendiniz araştırıp öğrenmek zorundasınız.
“İnisiyatif sahibi…”
Üstlerinden habersiz iş yapabilecek, ancak başarısız olursa canına okunmasına katlanabilecek.
“Sistem oluşturabilen…”
ISO çalışmalarına başladık. Yazılacak 78 adet prosedür var.
“Sorumluluk alabilen...”
Vergi, sigorta müfettişleri bir usülsüzlüğü yakaladığında “Valla üstlerimin bu işlemlerden hiç haberi yoktu, onlara danışmadan kendim yaptım” diyebilecek saflıkta olan.
“Erkek adayların askerliğini yapmış olması…”
Bayansanız askerlik yapmış olmanız gerekmiyor yani? (Ne ya, İsrail mi burası?)
“Bilgisayar kullanabilen…”
Valla geçen gün arkadaşın aklına uyup bir bilgisayar aldık ama?..
“Kariyer olanakları sunan şirketimiz...”
Başlangıç ücreti olarak piyasanın altında veriyoruz, ama burada gece yarılarına kadar çalışıp yöneticilerin de gözüne girerseniz sizi terfi ettirebiliriz.
“Seyahat engeli olmayan…”
Altınıza bir araba vericez, o şehir senin, bu kasaba benim deli dana gibi dolaşacaksınız. Evliyseniz sorun olabilir, isterseniz eşinize bir danışın. Ya da hiç danışmayın, bu sizin için iyi bir fırsat olabilir. Artık ona siz karar verin.
“İnsan ilişkilerinde başarılı…”
Şirketimizde herkes birbiriyle kavgalı, kimse kimseyle geçinemiyor. Bir de, sizle uğraşmayalım. Üst yönetimin hoşuna gidebilecek şeyleri yapabilen, yalakalık becerileri gelişmiş.
“İkna kabiliyeti olan…”
Müşterileri kalitesiz ürünleri daha pahalıya almaya razı edebilecek…
“Analitik düşünebilen…”
Ne bütçeyi tuturabiliyoruz, ne de muhasebe hesaplarını… Her şey Arap saçına döndü… Biri bizi bu durumdan kurtarsın!..
“Tercihen yüksek lisans mezunu, İngilizceyi ana dili gibi konuşabilen, konusunda en az on yıl deneyimli, askerliğini yapmış, 30 yaşını aşmamış…”
Oha demeyin, aslında ne istediğimizi biz de tam bilmiyoruz. Bu özelliklere sahip aday bulabilir miyiz, onu da bilmiyoruz. Ama patron yazalım, diyor; ilan havalı oluyormuş.
“B sınıfı sürücü belgesine sahip…”
Size araba vereceğiz ama şoför yok. Uzun yola alışıksınızdır umarız!..
“Tercihen muhasebe ve/veya İngilizce bilen …” (Valla gerçek!..)
Şimdi sizi tam olarak nerede kullanacağımızı bilmiyoruz. Ne kadar çok vasfınız olursa o kadar iyi. Hele bir siz işe başlayın. Gerisini sonra düşünürüz
Nuray AKSIR
-------------------------------------------------------------------------------------------
Patronların Duymak İstemediği 7 Şey...
Sükûtun altın olduğunu unutup ağzınızdan kaçıracağınız bu 7 cümle kariyerinizi çıkmaza sokabilir. İşte patronların duymak istemediği söylememeniz gereken 7 madde.
İster maaşlı çalışın ister kendi işinizi yapın bir patrona çalışıyorsunuz. Patron değilse bile hesap vermeniz gereken bir müşteriniz var. Patron-çalışan ilişkisini sürdürmenin yolu da yanlış bir imaj yaratmamaktan geçiyor.
Onun işinizden hoşlanmadığınızı ya da o iş için yeterli olmadığınızı düşünmesine asla izin vermemelisiniz. Kulağa basit gelmekle birlikte iş yerinde bu basit kuralı bozan birçok cümle duyarız. Bunlar size sıradan ve zararsız gibi görünebilir.
Peki ya patronlara… 40 yıllık çalışma hayatında 59 farklı işte çalışan ve sadece birinden kovulan Karen Burns çıkmaza girdiyseniz “Sukut altındır” diyor.
Deneyimlerinden yola çıkarak kariyer tavsiyeleri verdiği bir de kitabı bulunan Burns özellikle bu 7 cümlenin ağzınızdan çıkmaması konusunda uyarıyor.
1- Bu benim işim değil
Patronların neredeyse tamamı temelde işinizin sizden istenen şeyi yapmak olduğunu düşünür. Bu yüzden de işiniz olmadığı halde sizden bir iş yapmanız istendiğinde böyle bir cümle kurmaktan sakının. Bunun yerine patronun bu işi neden size verdiğini anlamaya çalışın. Belki de çok geçerli bir nedeni vardır. Eğer bu işi yapmanın özellikle şirket için iyi bir fikir olmadığını düşünüyorsanız o zaman nedenini açıklamayı deneyebilir ve işi başkasının yapmasının nasıl daha iyi olacağını anlatabilirsiniz. Patronuna göre değişmekle birlikte bu işe yarayabilir. Unutmayın ki iş tanımınızda olmadığı halde sizde istenen bir işi yapmak yönetimde her zaman iyi bir imaj bırakır.
2- Benim sorunum değil
“Benim sorunum değil” gibi bir cümle kurduğunuzda istisnasız umursamıyor gibi algı yaratırsınız. İş arkadaşlarınızda özellikle de patronda bir antipati yaratmış olursunuz. Eğer bir sorun patlak vermek üzereyse ve sizin söyleyebileceğiniz yapıcı bir şey yoksa hiç bir şey söylememek çok daha iyi. Daha da iyisi işe girişin ve yardım etmeye çalışın. Çünkü eninde sonunda iş yerinde yaşanan bir sorun herkesin sorunudur ve herkes bu sorunun parçasıdır.
3- Benim hatam değil
Uzak durulması gereken bir cümle daha! İnsan doğası gariptir. Bir şeyin sizin hatanız olmadığı hakkında yakındığınız sürece insanları öyle olabileceği konusunda şüphelendirirsiniz. Diğer yandan buradaki asıl konu nedir? O da şudur ki, bir şeyler ters gitti ve düzeltilmesi gerekiyor. Böyle düşünerek soruna odaklanıp birilerini suçlamayı bir kenara bırakmak gerekir.
4- Sadece iki kolum var
İşinizin başından aştığı hakkında yakınmak patronunuzun sizin için üzülmesine ya da üzerinize daha az gelmesine neden olmaz. Hatta patronunuz ya işinizden sıkıldığınızı ya da işinize uygun olmadığınızı düşünecektir. Özellikle global krizin etkisinin hala hissedildiği böyle bir dönemde herkes kendisini baskı altında hissediyor ve iş yoğunluğu altında eziliyor. Eğer komik olmaya çalışıyorsanız bazı iğnemeler ofis ortamını yumuşatması açısından eğlenceli olabilir. Bazılarıysa gıcık eder…
5- Ben bu işe fazlayım
Gerçekten de öyle olabilirsiniz. Ancak gerçek şu ki şu an elinizdeki tek iş bu. Bu işi kendiniz kabul ettiniz ve kararınızı değiştirmediğiniz sürece de bu sizin hala işiniz. Verilen işin sizin yetkinliklerinizin altında olduğunu söylemek sadece sizin kötü görünmenize neden olur. Üstelik gerçekte bu işi yapan iş arkadaşlarınız alınabilir ve size karşı antipati geliştirebilir. Tahmin edin patronunuz ne düşünecek! Asla “Bu süper bir eleman, hemen onu terfi ettirmeliyim” demeyecek, “ahmak” olduğunuzu düşünecek…
6- Bu iş kolay, herkes yapabilir
Bunu söylerken yaptığınız işin sizin kapasitenize göre kolay kaçtığını ifade etmek isteyebilirsiniz. Ancak ne yazık ki bundan ziyade “Bu iş çok aptalca” şeklinde algılanacaktır. Patronlar işlerin aptalca olduğunu duymaktan hoşlanmaz. O işi yapmanın çocuk oyuncağı olduğunu duymaktan da… Çünkü bu tüm şirketi küçümsemek gibi bir algı yaratır. Eğer kolay bir görev aldıysanız mutlu olun ve o işi olabildiğince çabuk yapın. Her “aptal” işin de eninde sonunda yapılması gerekir.
7- Bu iş yapılamaz
Patrona bir işin yapılamayacağını söylemek boğaya kırmızı bayrak göstermek gibidir. Her ne kadar işin yapılması mümkün görünmese de bunu dillendirmek sizi etkisiz ve yeteneksiz gösterecektir. En iyisi bu konuda biraz araştırma yapmaktır. Patron sizden neden böyle bir işin yapılmasını istedi? Çözülmesi gereken sorun nedir? Amaç nedir? Sorunu çözmenin ve o amaca ulaşmanın mümkün yollarını araştırın. Patronların gerçekten istediği de budur. İmkansızı beklemek gibi bir huyları yoktur.
---------------------------------------------------------------------------------------------
100 BİN YETİŞMİŞ ELEMAN İHTİYACI OLAN SEKTÖR
Türkiye’de neredeyse Yunanistan'ın nüfusu kadar işsiz vatandaş bulunurken bu sektörde en az 100 bin kişiye ihtiyaç olduğunu belirtildi.
İşsizliğin en büyük problem olduğu ülkemizde bilişim alanında 100 bin eleman açığı bulunduğu ortaya çıktı. Gazetelerin insan kaynakları sayfalarında ve internet sitelerinin ilan sayfalarında en çok iş ilanı olan sektör ise bilişim. Bilişim sektöründeki açığı değerlendiren Netron Teknoloji Direktörü Ediz Öztürk, Türkiye’de teknoloji ile uğraşan tüm işyerlerinde eleman açığının olduğunu söyledi. Yaptıkları hesaplamalara göre bilişimde en az 100 bin kişiye ihtiyaç olduğunu belirten Öztürk, “Medya, otomotiv, telekom gibi önde gelen sektörler teknoloji alanında yetişmiş eleman bulmakta zorlanıyor. GSM operatörlerinde 500’den fazla mühendis açığı varken, teknik ve üst düzey yönetici ihtiyacı ise 20 binin üzerinde” diye konuştu. Yetişmiş eleman eksikliğinin istihdam açığına neden olduğunun altını çizen Öztürk, “Türkiye olarak Amerika ve Avrupa’da da çok ciddi eleman istihdam ediyoruz yani çok ciddi bir beyin göçü de var” dedi.
YETİŞMİŞ ELEMAN YOK
ACM Yazılım İş Geliştirme Müdürü Mehmet Yitmen ise yazılım alanındaki yetişmiş iş gücünün azlığına dikkat çekerek “Türkiye’de yazılım sektörünün büyüklüğü 1.5 milyar dolar, İsrail’de ise sadece bu rakamın 3 katı büyüklüğünde yazılım ihracatı yapılıyor. Türkiye’de bu rakamın yüzde 10’unun bile ihracat olarak gerçekleşmediğini görüyoruz. Bu konuda nitelikli ve yetişmiş eleman eksikliği ciddi problem oluşturuyor” diye belirtti.
İŞBİRLİĞİ ARTMALI
Problemin çözülmesi açısından üniversite ve özel sektör iş birliğini işaret eden Yitmen, şunları kaydetti: “Dünya trendlerini ve sektörün ihtiyaçlarını giderecek yeni nesillerin yetiştirilmesi gerekli. Özel sektörün de kendi istihdam ettiği kadroların yeni teknolojileri yakalayabilmesi ve kendi ekiplerini üretici olarak eğitmesi gerekiyor. Yatırım maliyetlerinde ise devletin teşvikleriyle küçük ve orta ölçekli firmaların bu yatırımlarını gerçekleştirmeleri sağlanabilir.
Yılda bin kişiye eğitim vereceğiz
Netron Teknoloji Direktörü Ediz Öztürk, istihdam açığına eğitim danışmanlıklarıyla çözüm bulmaya çalıştıklarını belirtti. Öztürk, şunları söyledi: “Ericsson’la bir ortaklık içerisine girdik. Bu ortaklıkla Ericsson Telekomünikasyon Akademisi kuruldu. Tüm dünyada ilk olacak bir proje bu. Bu çalışma için 5 milyon dolarlık yatırım yaptık. Akademide 1 yıl içerisinde bin kişiyi eğitmeyi planlıyoruz. 120 kişiyi de Ericsson burslu olarak eğitecek. Hedefimiz bölgenin arge üssü olmak bu amaçla kendi elemanlarımızı eğitim danışmanlarımızı yetiştirmek.
-------------------------------------------------------------------------------
EN ÇOK HANGİ POZİSYONDA İŞ VAR ?
İnsan kaynakları sitesi ''yenibiris.com''un hazırladığı, yılın ilk 3 aylık verilerin içeren ''Yenibiriş İstihdam Raporu''na göre, ilk çeyrekte en fazla ''satış temsilcisi'' arandı.
Rapora göre, ''müşteri temsilcisi'' pozisyonu ikinci sıraya gerilerken, geçen yılın ilk çeyreğinde en fazla ilan yayınlanan pozisyonlar, müşteri temsilcisi, süpervizor ve satış temsilcisi, bu yıl ise satış temsilcisi, müşteri temsilcisi, satış danışmanı olarak sıralandı...
Geçen yılın ilk üç ayında adayların en fazla başvuruda bulunduğu ''muhasebe elemanı'' pozisyonu, 2010'un aynı döneminde de popülerliğini korudu.
2009 yılı ilk çeyreğinde en fazla ilanı yayımlanan yapı-inşaat ve perakendecilik-toptancılık sektörlerinin yeri değişmedi.
Yılın ilk aylarında gıda sektöründe iş deneyimi olan adaylar ile satış-pazarlama alanında deneyimli adaylar, yeni iş arayışında bulundu.
Sitede özgeçmişi bulunan adayların yüzde 62,37'si 25-34 yaş arasında iken, ''5 yıla kadar'' deneyimi olanlar, yüzde 52,89'luk kesimi oluşturdu. Lisans ve üstü mezuniyet derecesine sahip olan adayların oranı yüzde 35,33, lise mezunu adayların oranı yüzde 27,53 oldu.
Sitede öz geçmişi olan adayların son iş deneyimindeki iş alanlarına göre dağılımı, satış-pazarlama, mali işler-finansman, üretim, mühendislik, bakım- servis-onarım, bilgi teknolojileri, genel yönetim, idari işler, müşteri ilişkileri, sekreterya-ofis yönetimi olarak sıralandı.
Adayların son iş deneyiminde çalıştıkları sektörlere göre dağılımında ilk 9 sektör, gıda, eğitim, tekstil, yapı-inşaat, bankacılık-finans, turizm- otelcilik, otomotiv, bilişim, perakendecilik- toptancılık oldu.
''SATIŞ ALANI HER ZAMAN GÖZDE''
Yenibiris.com Genel Müdürü Deniz Ceylan Kılıçlıoğlu, rapora ilişkin değerlendirmesinde, ''satış'' alanının her zaman gözde olduğunu ve şirketlerin en fazla bu alanda istihdam edilecek aday aradığını kaydetti.
Finansal krizin yaralarını sarmaya çalışan işletmelerin, toparlanma aşamasında tekrar satış kadrolarını güçlendirme yoluna gittiğine işaret eden Kılıçlıoğlu, firmalar için iyi satış temsilcileri istihdam edebilmek ve onları elde tutmanın daha da önem kazandığını belirtti.
Kılıçlıoğlu, yılın ilk üç ayında en fazla eleman ilanı veren sektörlerin yine yapı-inşaat ve perakende olmasının, bu sektörlerin istihdamdaki kilit rolünü gösterdiğini vurguladı.
Yapı-inşaatta yurt içi ve yurt dışı yatırımlarının artığını ifade eden Kılıçlıoğlu, ''Perakendede ise AVM'ler ve yeni mağazaların sayıca artması ve yaklaşan yaz sezonunun olumlu etkisinin istihdamdaki hareketliliği artırdığını görüyoruz'' dedi.
-------------------------------------------------------------------------------
Bu sektöre 5000 eleman alınacak...
Türkiye Masaj Enstitüsü Genel Müdürü Sertaç Ak, son yıllarda turizmin gözdesi haline gelen SPA merkezlerinin masaj uzmanlığını karlı bir meslek haline getirdiğini, açtıkları masaj enstitüsünden mezun olan kişilerin ise 2 ile 4 bin TL arasında maaşla işe başladığını söyledi. Ak, "Sektörde şu anda 5 bin kalifiye masaj uzmanı açığı var" dedi.
Türkiye'deki masaj sektörüne ilişkin yaptığı açıklamada, eskiden birkaç işletme ve hamamlarda istihdam edilen masaj elemanlarının, şimdilerde otel, SPA merkezleri ve hastanelerin vazgeçilmez elemanları arasına girdiğini söyleyen Ak, masaj uzmanlığının karlı bir mesleğe dönüştüğünü kaydetti. Bu alanda yeterince uzman kişi bulunmadığına dikkat çeken Ak, sektörde Milli Eğitim Bakanlığınca onaylı eleman oranının yüzde 5'i geçmediğini söyledi.
4 BİN MEZUN VERDİK, TALEBE YETİŞEMİYORUZ
Masaj Uzmanlığı'nın yeni dönemin altın meslekleri arasında yer aldığını savunan Ak, sektördeki uzman eleman ihtiyacını karşılamak üzere bir enstitü açtıklarını söyledi. Bu enstitüden mezun olan kişilerin, işe başlar başlamaz 2 bin ile 4 bin TL arasında maaş aldığını söyleyen Ak, "Sektörde şu an yaklaşık 5 bin kalifiye masaj uzmanı açığı var. Her gün en az 2 işletme arayarak yeni kayıt yaptıran öğrencileri bile işe almak için sıraya giriyor. Milyon dolarlık yatırımlar var, fakat bu işi hakkıyla yapan eğitimli eleman bulmak zor. Bugüne kadar 4 binden fazla mezun verdik hala taleplere yetişmekte zorlanıyoruz" dedi.
KURSİYERLERİMİZ ARASINDA HER KESİMDEN İNSAN VAR
Kursiyerlerin genellikle yan gelir ya da krizde işsiz kalma korkusu ile enstitüye kayıt yaptırdığına dikkat çeken Sertaç Ak, "İlk başta sınıf açmak istemedik. Fakat öyle çok talep aldık ki şaşırdık. Daha çok B planına ihtiyaç duyanlar geldi. Kursiyerlerimiz içinde özel sektör çalışanları, doktor, avukat, polis, öğretmen, ev hanımı ve öğrenci gibi her kesimden insan var" dedi.
Kursiyerlerin elde ettikleri gelir karşısında, işlerinden ayrılarak masaj alanında kariyer yapmaya karar verdiklerini söyledi. Ak, "Bir yıl sonunda aylık gelirini 7-8 bin TL'ye çıkaran ve dünyaca ünlü turizm tesislerinden teklif alan öğrencilerimiz var. Mezunlar spor kulüpleri, oteller, SPA merkezleri Hastaneler, Rehabilitasyon merkezleri, Engellilere dönük kurumlar ve Psikolojik danışmanlık merkezleri gibi çok sayıda alanda istihdam ediliyor" bilgisini verdi.
EĞİTİMLER 2-4 AY ARASINDA SÜRÜYOR
Eğitim programını tamamlayan kursiyerlere uluslararası alanda geçerliliği olan yeterlilik belgesi verdiklerini açıklayan Sertaç Ak, "2 ile 4 ay arasında değişen sürelerde eğitimleri tamamlayan öğrenciler dünyanın her yerinde resmi olarak çalışma hakkına sahip oluyor. Geçtiğimiz aylarda Europass sistemine dahil olduk. Bu sistem sayesinde tüm Avrupa Birliği üye ülkeleri ve Türkiye arasında masaj uzmanlarımız rahatlıkla iş yapabiliyor. Örneğin Polonya'daki ya da İspanyadaki bir işletme Türkiye'deki elemanı istihdam etmesinin önü açıldı" şeklinde konuştu.
72 YAŞINDA BİLE KURSİYERİMİZ OLDU
Yetiştirdikleri öğrencilerin Taylandlılara Thai masajını öğrettiğini de dile getiren Ak, "Kanada'da Uzakdoğu'da bile mezunlarımız var. Dünyaca meşhur Thai masajını Taylandlılar yapar diye biliyoruz. Fakat Enstitüden mezun olup Tayland'da bu masajı yapan ve öğreten Türkler var" dedi. Kursiyerlerin Akademik ve uygulama eğitimleri aldığını anlatan Sertaç Ak, "Öğrenciler Tıp öğrencisi gibi İnsan anatomisini tanıyor. Masajın tüm ayrıntılarını uygulayarak yetişiyor.
18 yaşından 72 yaşına kadar öğrencimiz oldu. Kurs sonunda Hipokrat yemini gibi "Masaj Yemini' ediyoruz. Etik değerlerine saygılı elemanlar yetiştiriyoruz. Bazı mezunlar da kendi işini kuruyor. Aylık bin TL yatırımla küçük bir masaj salonu açmak mümkün" diye konuştu.
--------------------------------------------------------------